top of page

Doğan Cüceloğlu & İrfan Erdoğan – Öğretmen Olmak Kitap Özeti (PDF + Anlamlı İçerik)

  • Yazarın fotoğrafı: Onur AK
    Onur AK
  • 12 Nis
  • 4 dakikada okunur


👋 Giriş: Kitabın Ruhu Ne?

Bu kitap aslında bir sohbet… Ama öyle sıradan bir sohbet değil. Eğitim sistemine canını adamış iki önemli isim olan Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan’ın, öğretmenliği kalpten konuştuğu, hayatla iç içe geçen, zaman zaman duygulandıran, zaman zaman düşündüren bir yolculuk. Bu kitapta öğretmenlik sadece bir meslek değil; adeta bir yaşam tarzı, bir varoluş biçimi olarak tanımlanıyor.


öğretmen olmak bir can'a dokunmak

📖 1. BÖLÜM: Eğitim Nedir? Gerçekten Ne Demek?

Eğitimi sadece "bilgi verme" olarak görmek büyük bir hata. Kitapta eğitim, bir “cümle” metaforuyla anlatılıyor. Tıpkı cümlede özne, yüklem, nesne gibi öğeler varsa, eğitimde de öğretmen, öğrenci, okul, aile, toplum gibi unsurlar bir araya geliyor. Cümle nasıl bir anlam bütünlüğü taşıyorsa, eğitim de öyle. Bu bütünlük içinde en kilit rolü ise öğretmen üstleniyor.


👩‍🏫 2. BÖLÜM: Öğretmenlik Yapmak mı, Öğretmen Olmak mı?

İşte kitabın kalbini oluşturan bölüm! Yazarlar burada çok önemli bir ayrım yapıyor:

  • Öğretmenlik yapmak: Sadece derse girip çıkmak, müfredatı anlatmak, not vermek... yani görevini yerine getiren biri.

  • Öğretmen olmak: Öğrencisinin hayatına dokunan, onun gözlerinin içine bakarak konuşan, onu değerli hissettiren kişi.

Öğretmenlik yapmak bir iş, öğretmen olmak ise bir varoluş.


“Öğretmen olan kişi, sınıfta insan-insan ilişkisi kurar; sadece öğretmen-öğrenci değil.”

💔 3. BÖLÜM: Van Depremindeki Öğretmenler – Bir Dokunuşla Hayat Değişir

Kitapta çok dokunaklı bir olay anlatılıyor: Van Depremi sırasında hayatını kaybeden genç öğretmenlerin hikayesi. Yeni atanmış öğretmenlerin, daha staj dönemlerinde hayata veda ettikleri anlatılıyor. Örneğin:

  • Melike Atman, 40 günlük öğretmendi. İlk maaşını ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştı.

  • Okay Yaşar, kanseri yenmiş, ailesine rağmen mesleğini yapmak istemişti…

Bu bölümler, öğretmenliğin nasıl bir “can’a dokunmak” olduğunu çok güçlü şekilde aktarıyor.


📚 4. BÖLÜM: Eğitimde Rol Dağılımı – Özne Kim?

Bu bölümde tartışılan ana konu şu: “Eğitimde özne kimdir?”

Geleneksel anlayışta öğretmen özne, öğrenci nesne olarak görülürdü. Ancak yazarlar bu anlayışı kırıyor ve diyorlar ki:


“Hem öğretmen hem öğrenci özne olmalıdır.”

Yani öğretmen sadece aktaran değil, öğrenci de sadece alan değil. İkisi arasında gerçek bir etkileşim olmalı. Bu fikir aslında çağdaş eğitim anlayışının temelini oluşturuyor.

🧠 5. BÖLÜM: Öğretmenin Bilgelik Rolü

Kitap, öğretmeni bir bilge gibi konumlandırıyor. Öğretmen sadece bilgi veren değil, yön gösteren, ilham olan biridir. Tıpkı bir mürşit gibi… Öğrencisine sadece “ne” yapacağını değil, “neden” yapması gerektiğini de gösterir.

Bu anlayış, öğretmenliği tek yönlü değil, çift yönlü bir etkileşim haline getiriyor. Öğretmen öğrenir, öğrenci öğretir. Bu döngü, öğrenmenin gerçek gücüdür.

🧑‍🎓 6. BÖLÜM: Kimler Öğretmen Olabilir?

Bu bölümde öğretmen olmanın diploması olup olmaması tartışılıyor. Yani:

  • Sadece eğitim fakültesinden mezun olanlar mı öğretmen olabilir?

  • Yoksa, hayatında bir insana “dokunabilen” herkes potansiyel bir öğretmen midir?

Yazarlar bu konuda çok net: "Öğretmen olmak bir varoluştur, sadece meslek değildir."

Yani bir baba, bir abla, bir komşu, hatta bir yabancı bile bir sözle, bir davranışla “öğretmen” olabilir.

💬 7. BÖLÜM: Etkileyici Anılar – Öğretmen Olmanın Gücü

Kitap boyunca birçok gerçek hayattan alıntı var. Örneğin:

  • Bir öğretmen, çocuğun tırnak makasını parmağında çevirdiği için bağırıyor, çocuk okuldan soğuyor ve bırakıyor.

  • Bir başka öğretmen, başarısız bir öğrenciyi fark ediyor, destekliyor. O çocuk sonra başarılı bir kimya mühendisi oluyor.

Bu olaylar bize şunu gösteriyor:

“Bir öğretmenin bir cümlesi, bir öğrencinin hayatını değiştirebilir.”

🌱 8. BÖLÜM: Doğallık – Eğitim Organik Bir Süreçtir

Eğitimi fabrika gibi, mekanik bir sistem gibi göremeyiz. Eğitim canlıdır, gelişir, değişir. Tıpkı doğa gibi...

Bu yüzden öğretmenlerin de kendi doğallıklarını, özgünlüklerini korumaları gerekir. Her öğretmenin stili, sesi, tavrı farklı olabilir ve bu bir zenginliktir.

🏛️ 9. BÖLÜM: Tarihi Öğretmenler ve İlham Veren İsimler

Kitapta bazı tarihi isimlerden de söz ediliyor:

  • Şemsi Efendi (Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmeni)

  • İsmail Hakkı Tonguç

  • Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş

Bu isimlerin hiçbiri bugünkü anlamda öğretmen olmasa da, halka yol göstermiş ve “öğretmen” gibi yaşamışlardır. Bu da tekrar şu fikri güçlendiriyor:

“Öğretmen olmak için illa sınıf gerekmez, bazen bir bakış, bir söz yeter.”

✊ 10. BÖLÜM: Öğretmenliğe Hazırlık ve Gelişim

Yalnızca mezun olup öğretmen olmak yeterli değil. Kendini sürekli geliştiren, okuyan, gözlem yapan öğretmenler olmalı. Bu gelişim:

  • Sadece mesleki bilgiyle olmaz.

  • Aynı zamanda karakter gelişimi, insan ilişkileri, sabır ve empati gibi değerlerle desteklenmelidir.

💎 11. BÖLÜM: Öğretmenin En Temel Görevi

Bu bölüme göre bir öğretmenin en temel görevi: İnsana insan olduğu için değer vermek.

Yani:

  • Kimin başarılı, kimin başarısız olduğundan önce…

  • Kimin zengin, kimin yoksul olduğundan önce…

  • Öğrenciyi sadece “insan” olduğu için sevebilmek gerekir.

🎓 12. BÖLÜM: Felsefesi Olan Öğretmen

Öğretmenlik sadece iş değil; içinde bir düşünce sistemi, bir değerler bütünü barındırmalıdır. Felsefesi olmayan bir öğretmen, yönsüz bir gemi gibidir.

Bu yüzden her öğretmen şunu sormalı:

“Benim öğretmenliğim hangi değerleri temsil ediyor?”

📎 13. BÖLÜM: Sınıfta Olmak – Sadece Fiziksel Değil, Ruhen Orada Olmak

Bir öğretmenin sınıfta olması yetmez. Zihniyle ve kalbiyle de orada olması gerekir. Bazen öğretmen sınıfta olsa bile, ruhen orada değildir. Bu da öğrencilerin hemen fark edeceği bir durumdur.

🤝 14. BÖLÜM: Öğretmenin Tanıklığı ve Toplumdaki Rolü

Öğretmen sadece sınıfta değil, toplumda da bir tanık, bir lider, bir yol gösterici olmalıdır. Davranışlarıyla örnek olur. Çünkü toplum öğretmenlere bakarak şekillenir.

🕊️ 15. BÖLÜM: Çağın Sorunu – Özgürleşmek

Kitabın son bölümlerinden biri özgürlük kavramına ayrılmış. Öğretmen, kendisi özgürleşmeden öğrencisini özgürleştiremez. Otoriteye boyun eğen değil, kendi duruşu olan öğretmenlere ihtiyaç var.

🎯 SONUÇ

“Öğretmen Olmak: Bir Can’a Dokunmak” sadece bir kitap değil, bir manifesto. Her satırında öğretmenliğin kutsallığını, insan olmanın yüceliğini hissediyorsun. Öğretmenlik, gönül işi, vicdan işi, emek işi.

Kısaca:Öğretmenlik sadece tahtada ders anlatmak değildir.Öğretmenlik bir kalbe dokunmaktır,bir çocuğun gözlerine güvenle bakmaktır,bir hayatı değiştirmektir.


Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

© 2025 by EODWeb Systems. 

 
  • White Facebook Icon
bottom of page